Beden’in ozanıyım, Ruh’un da ozanıyım,
Cennetin hazları bende, cehennemin acıları da,
İlkini nakledip kendime yükseltiyorum, diğerini yeni bir dile tercüme ediyorum.
Nasıl erkeğin ozanıysam, kadının da ozanıyım,
Diyorum ki bir kadın olmak erkek olmak kadar mühimdir,
Diyorum işte, daha büyük bir şey yoktur insanların anasından gayrı.
Şarkısını söylüyorum genişlemenin ya da gururun,
Yeterince baş eğdik ve küçümsendik,
Büyüklüğün tek gelişme olduğunu gösteriyorum.
Diğerlerini geride mi bıraktın? başkan mı oldun?
Önemsiz bir şey bu, birçokları oraya erişmekten fazlasını yapacak, daha ileriye gidecektir.
Benim o yumuşak ve büyüyen geceyle yürüyen,
Gecenin hemen hemen zapt ettiği karaya ve denize sesleniyorum.
Yakına gel çıplak bağırlı gece—yakına gel mıknatıslı, besleyen gece!
Güney rüzgârının gecesi—birkaç büyük yıldızın gecesi!
Hâlâ başını sallayan gece—çılgın, çıplak yaz gecesi.
Gülümse Ey şehvetli, serin nefesli yeryüzü!
Uyuklayan, ıslak ağaçların yeryüzü!
Yola çıkan gün batımının yeryüzü—zirvesi sisli dağların yeryüzü!
Yalnızca maviye çalan dolunayın camsı akışının yeryüzü!
Irmağın akışını benekleyen parıltı ve karanlığın yeryüzü!
Hatırım için daha parlak ve berrak görünen duru gri bulutların yeryüzü!
Dirsekleriyle uzaklara çullanan yeryüzü—bol elma çiçekli yeryüzü!
Gülümse, sevdiceğin geldi!
Cömertçe aşk verdin bana—bu yüzden ben de sana aşk veriyorum!
Kelimelerle anlatılamayan tutkulu aşk.
--Fahri Öz’s translation