Yirmi sekiz genç adam kıyıda yıkanıyor,
Yirmi sekiz genç adam, hepsi çok dost canlısı,
Yirmi sekiz yıllık kadın hayatı ve hepsi de yapayalnız.
Kadın ırmak kıyısındaki tepede güzel evin sahibi,
Panjurların ardında gizleniyor hoş ve zengin elbisesiyle.
Bu genç erkeklerden hangisinden hoşlanıyor?
Ah, en gösterişsiz olanı güzel geliyor ona.
Nereye böyle han’fendi? çünkü görüyorum seni,
Orada suyun içinde sıçrıyorsun, ama yine de odanda duruyorsun.
Dans edip gülerek yirmi dokuzuncu yüzücü de geldi kıyıya,
Kızı görmedi onlar, ama kız gördü onları ve sevdi.
Parıldadı ıslaklıkla genç adamların sakalları, su aktı uzun saçlarından,
Bütün bedenlerinden küçük derecikler süzüldü.
Görünmeyen bir el de geçti bedenlerinin üzerinden,
İndi titreyerek şakaklarından ve kaburgalarından aşağıya.
Genç adamlar sırtüstü yatıyorlar suyun üstünde, beyaz karınları kabarıyor güneşe doğru, sormuyorlar kimdir sıkıca kavrayan bedenlerini,
Bilmiyorlar kimdir salınan ve eğilen kavisle birlikte kabarıp inen,
Düşünmüyorlar kimdir püskürtüyle ıslattıkları.
--Fahri Öz’s translation